24 Ocak 2015 Cumartesi

Küçük Bir Gezegende Nasıl Büyük Yaşamalı?

1. Açık olun. Her şeye açık olun. Her ne vuku bulursa , ona açık olun.

2. Bir şeylere tutunmaya çalışmayın. Bırakın giden gitsin , gelen gelsin.

3. Kalbinizde kalın. Her ne olursa olsun gerçek hislerinize sadık kalın.

4. Hayatımızdaki insanlar değişecek. Bunun olmasına izin verin ve sürece güvenin. Amaçlarına hizmet etmiş ve artık derinleşip gelişmeyen ilişkilere tutunmak zorunda değiliz.

5. Evinizi , yaşadığınız yeri değiştirmekten korkmayın . Eğer hislerimize karşı gerçekten açıksak , doğru yerlere yönlendirileceğiz.

6. Yapmakta olduğunuz ya da eğitimini aldığınız işlere saplanıp kalmayın. Kendinize gerçekten ne yapmak istediğinizi sorun. Sizi hangi iş gerçekten mutlu ederdi ?

7. Hayatta sevinci arayın. Her ne pahasına olursa olsun. Sizi mutlu eden şeyi bulun ve onu yapın. Her gün. Her zaman.

8. Düzenli bir biçimde kendinize sessiz kalacağınız bir zaman ayırın ve DİNLEMEYİ öğrenin. Hislerinizi dinleyin , sizi neyin mutlu ettiğine kulak verin , sezginizin size söylemeye çalıştığı şeyi dinleyin.

9. SEVMEYE cüret edin! Her nerede bulunuyorsanız bulunun , kiminle birlikte bulunuyorsanız bulunun , her ne yapıyor olursanız olun sevecen bir varlık olun. Kalbinizi açın ve onu açık tutun. Bu sahip olduğumuz en büyük korumadır.

10. Mümkün olduğunca çok yükümlülüğünüzü tamamlayıp bitirin. Buna dünyevi yükümlülükler , ailevi yükümlülükler , mali yükümlülükler , spiritüel yükümlülükler dahildir. Bitirdiğimiz her yükümlülük bizi özgürleştirir.

11. Kişisel olarak artık gereksinim duymadığınız her şeyi bırakın ya da başkasına verin. Dolaplarınızı , kitaplarınızı , malınızı - mülkünüzü , ilişkilerinizi , taahhütlerinizi , sorumluluklarınızı gözden geçirin ve Öz Benliğiniz ile uyum içinde olmayan her şeyden kurtulun. Bunu ölçüp tartmanın bir yolu da , bir şeyin size bir hafiflik ve sevinç mi , yoksa sıkıntılı bir ağırlık mı verdiğini hissetmektir. Bırakmak harika bir duygu verir ve Yeninin yaşamınıza girebilmesi için boşluk yaratır.

12. Dürüst olun. Kastettiğiniz şeyi söyleyin ve söylediğiniz şeyi kas tedin.

13. Birbirinize saygı gösterin. Hepimiz muhteşem kozmik varlıklarız. Her birimiz. Sadece , bazılarımız muhteşem kozmik varlıklarımızı çok iyi tebdili - kıyafetlerle gizliyoruz. Kendimize ve birbirimize dürüstlük , saygı ve sevgi ile davranalım. Bu yapabileceğimiz en kökten dönüşüm geçiren şeylerden biridir.

14. Kendimizi tümüyle sevip kabullenmemizin zamanı gelmiştir. Gelin , tüm kendimizden kuşkularımızı , öz saygısından yoksunluğumuzu , kendimizi aşağılayıp yargılamalarımızı bir kerede ve tümüyle bırakalım. İyi , cesur , sevecen nazik ve akıllı varlıklar oluşumuza saygı gösterelim.

15. Güçlü olmaktan korkmayın : Hepimiz güçlüyüz. Hepimiz müthiş yeteneklere sahip son derece muktedir varlıklarız. Hepimizin içinde derin sevgi ve iyilik hazineleri var. Artık gücümüzden korkmamız gerekmiyor. Güçlü olmamız gerekiyor. Açık , berrak olmamız gerekiyor. Ve kendimize ve yeteneklerimize güvenmemiz gerekiyor.

16. Bilinmeyene atlamaktan korkmayın. Orada ne bulunduğu konusunda bir ipucuna sahip olmamamıza rağmen. Doğru , yeni bir yere ulaşmamızın tek yolu , önümüzde ne bulunduğunu göremediğimizde bile , ilerlemeye devam etmektir.

17. Bağışlama özgürlüğün anahtarıdır. Biraz zaman ayırıp , hayatınızdan geçmiş herkesi bağışlayın. Tüm geçmiş deneyimlerinizi bağışlayın. Kendinizi bağışlayın. Hepsini kendi benzersiz yolculuğunuzun , size tam da gelişmek , dönüşüm geçirmek ve özgürleşmek için ihtiyacınız olan şeyi veren bir parçası olarak görün.

18. Her şey için şükran duyun. Kimseniz o olduğunuz için şükran duyun. Yaşamınızın tüm unsurları için şükran duyun. Tüm deneyimleriniz , ilişkileriniz , çevrenizdeki her türlü güzellik için şükran duyun. Karşılaştığınız her iyi davranış , yaşadığınız her sevgi anı , her türlü beslenişiniz için , doğanın verdiği ilham için şükran duyun. Her an , en karanlık anlarımızda bile şükran duyacak o kadar çok şeye sahibiz ki.

19. Her nerede yapabiliyorsanız , orada güzellik yaratın. Her Sevgi ifadesi gibi , güzel olan her şey tüm gezegenin rezonansını yükseltir.

SOLAR

Hıyar Deyip Geçmemek Lazım



1. Salatalık, günlük ihtiyacınız olan birçok vitamini içerir. Tek bir tanesinde Vitamin B1, Vitamin B2, Vitamin B3, Vitamin B5, Vitamin B6, Folik Asit, Vitamin C, Kalsiyum, Demir, Mağnezyum, Fosfor, Potasyum ve Çinko ihtiva eder.
2. Öğleden sonra yurgunluk mu hissettiniz? Kahveyi, çayı, soğuk içecekleri bir taraf bırakın ve bir salatalık yiyin. Salatalık iyi bir B vitaminler ve Karbohidratlar kaynağıdır ve yediğinizde saatler sürecek yorgunluğunuzu kısa bir sürede ortadan kaldırır.
3. Banyo veya duştan sonra aynanızın buğulanmasından şikayetçi misiniz? Bir salatalık dilimini alıp aynayı ovun. Hem buğulanma yok olacak hem de pırıldayan bir aynaya ve nefis bir kokuya sahip olacaksınız.
4. Haşereler bahçenizi veya saksı bitkilerinizi mahvediyor mu? Bahçeniz için bir aluminyum tabağa (ya da aluminyum folyoya) salatalık dilimlerini koyup, ortada bir yere yerleştirin. Saksılarınıza ise birkaç dilimi toprağın üzerine yine aluminyum tabak veya folyo ile yerleştirin. Bütün mevsim haşerelerden kurtulacaksınız. Salatalıkdaki kimyasallar aluminyum ile etkileşerek insanların algılayamadığı ama haşereleri deli eden bir koku yayar ve onların ortadan kaybolmalarına neden olur.
5. Bayanlar, sokağa çıkmadan önce veya denize-havuza girmeden önce bir süreliğine selülitlerinizden kurtulmak ister misiniz? Sorunlu bölgelerinizi birkaç dakika süreyle salatalık dilimleriyle ovun. Salatalıkdaki fitokimyasallar derinizdeki kollajenlerin gerilmesini sağlar, dış tabakayı sıkılaştırarak selülitlerin görüntüsünü azaltır. Aynı şekilde kırışıklıklara da iyi gelir (özellikle de göz civarları için)
6.Baş ağrısından kurtulmak ister misiniz? Yatağa girmeden önce birkaç dilim salatalık yiyin ve ertesi sabah dipdiri, baş ağrısız kalkın. Salatalık, vücudun kaybetmiş olduğu gerekli besinleri takviye edici yeterli miktarda şeker, B vitaminleri ve elektrolitleri ihtiva ettiği için yediğiniz birkaç dilim sorunlarınızı hemen yok eder.
7. Özellikle diyet yapanlar, açlık dürtünüzü ortadan kaldırmak mı istiyorsunuz? Salatalık yiyin.
8. Evinizde ayakkabı boyanız mı kalmadı? Taze kesilmiş bir salatalık ile ayakkabınızı ovalayın. İçerdiği kimyasallar ayakkabınıza hem harika görünen bir parlaklık verir hem de deriyi su geçirmez hale getirir.
9. Evinizde bir kapı, pencere ya da benzer bir şey gıcırtı mı yapıyor? Bir dilim salatalık alıp gıcırtı yapan yerlere sürtün (tabii sürtünme yapan yerlere, menteşenin dışına değil!!) gıcırtı gidecektir.
10. Kendinizi gergin, bitkin mi hissediyorsunuz (özellikle ders çalışan öğrenciler, yeni bebek sahibi olmuş anneler ve diğer herkes) ? Bir tas kaynar suyun içine bir bütün salatalığı ince dilimler halinde keserek koyun. Tası da bulunduğunuz odada uygun bir yere koyun. Salatalıkdaki kimyasallar ve diğer besinler kaynar suyun içine girince tepki gösterirler ve suyun buharı ile birlikte bulunduğunuz odaya yayılarak nefis bir aroma yayarlar. Bu aroma sizlerin tüm gerginliğini alarak sakin kişiliğinize dönmenizi sağlayacaktır. Özellikle öğrenciler bunu denemelidir.
11. Yemek yediniz (örneğin kebap) ve ağzınızdan kötü koku yayıyorsunuz. Bir salatlık dilimini alıp dilinizle damağınıza yerleştirin ve en az 30 saniye öyle tutun. Ağzınızda kötü kokulara neden olan bakterilerin fitokimyasallar sayesinde ölmesi nedeniyle bu sorundan kurtulmuş olacaksınız. (Soğan-sarmısak kokusu konusunda bir bilgi yok. Bunu da siz deneyin ve sonucu görün.)
12. Evyelerinizi, lavabolarınızı çevreye zarar vermeyecek bir şekilde temizlemek ister misiniz? Bir dilim salatalığı alıp temizlemek istediğiniz yeri ovun. Sadece yılların birikimi lekeleri kirleri temizlemekle kalmaz, ayrıca güzel bir parlaklık verir temizlediğiniz yere. Bunun yanında elleriniz de o temizlik malzemelerin verdiği zararlardan kurtulmuş olur.
13. Kalemle yazarken bir hata yaptınız ve hatayı silmek istiyorsunuz. Salatalık kabuğunu alıp yavaş ve nazikçe silmek istediğiniz yazıya sürtün. Boya kalemlerinde ve keçe kalem yazılarında da oldukça yararlı. (Bilirsiniz bazen çocuklarımız duvarlara yazılar yazar, resimler yaparlar. Onlarda da deneyebilirsiniz.)

Tuzlu Su ile Topraklama

Ne kadar yoğun olursak olalım kendimize saygımızdan; düzgün, temiz ve güzel görünmek için hepimiz ayna karşısında biraz zaman geçiriyoruz. Dış görünüşümüze özen gösteriyoruz. Hatta gün içinde bir ayna bulduğumuzda fırsat o fırsat düzgün görünüp görünmediğimize bakıyoruz.
Dış bakım kadar vücudumuz için duygusal, ruhsal ve mental bakım da çok önemlidir. 
Daha da ötesi bu bakım iç enerjinin kuvvetlenmesine yardımcı olur; cilt, saç ve gözlerde parlaklık artar. İnsan kendini daha dengede, mutlu, huzurlu ve neşeli hissetmeye başladığı için yüzünde beliren gülümseme ise her şeye değer…
Peki bu bakım nasıl yapılır?

Malzemeler:

Ayaklar için plastik bir kap (iki ayağında içine sığacağı büyüklükte) Çeşme suyu Tuz (sofra tuzu veya kaya tuzu) Sonrasında ayakları kurulamak için havlu Nasıl yapılır?

Plastik kabın içine bileklere gelecek kadar ılık su ve bir avuç tuz ilave edilir. Sandalyeye oturulur. Ayaklar tuzlu suyun içinde 10-15 dk kadar bekletilir, ayaklar tuzlu suda iken Nefes Egzersizi ile sinir sistemi arındırılır. Dengeye gelen sinir sistemi sayesinde huzur, neşe ve sessizlik tüm benliğinizi sarar. 15 dakika sonra ayaklar durulanarak tuzlu sudan çıkarılır. Ayaklar havlu ile kurulanır. Tuzlu su tuvalete dökülür ve sifon çekilir :) 
Elveda öfke, elveda yorgunluk, elveda tembellik ve uykusuzluk…

Nefes Egzersizi:
İçinizden 4e kadar sayarak burnunuzdan derin bir nefes alın. Karnınız tamamen nefesle dolsun. Nefesi bir ışık gibi imgeleyin ve ışığı içinize doldurduğunuzu hayal edin. Yine içinizden 4e kadar sayarak nefesi içinizde tutun. Nefesle aldığınız ışık bütün hücrelerinizi yıkasın. Daha sonra ağzınızdan yavaşça (yine 4e kadar sayarak) nefesinizi verin. Bunu 7şer kere tekrar edin.

Ne zaman yapılmalı?
En ideali sabah ve akşam günde iki kere tuzlu su yapmaktır. İkisinin işlevi farklıdır:
Sabah kalktıktan sonra yapılan tuzlu su sizi güne hazırlar, daha zinde dingin bir gün geçirmenizi, daha çok şey yapıp daha az yorulmanızı sağlar
Akşam yatmadan önce yaptığınız tuzlu su günün tüm yorgunluğunu ağırlığını üzerinizden alır, uyku problemleriniz varsa (uyuyamama, gece sık sık uyanma, kabus dolu rüyalar gibi) tamamen çözümlenir. Sabahları zorlanmadan uyanmaya yardımcı olur.
Bakım için en uygun ortam?
Evinizin sevdiğiniz ve huzurlu hissettiğiniz bir odasında kendinize bir meditasyon köşesi hazırlayıp, tuzlu suyu bu köşede yapmak sizi sonuca daha kolay ulaştırır. Meditasyon köşesi için sevdiğiniz objeleri yakınınıza koyun, tütsü ya da mum yakın. Kendinizi bu arınma seansına hazırlayın.  Nefes egzersizi olmadan ve başka şeylerle ilgilenerek yapılan tuzlu su ayak bakımından başka bir şey değildir.

Ne işe yarar?
Tuzlu su topraklama yöntemidir. Yaz mevsiminin gelmesini ve bir an önce denize girmeyi iple çekeriz, gidemesek bile hayal ederiz; veya toprakta çıplak ayakla yürümek… İnsan evrenle, evreni saran yaşamsal elementlerle bir ve bütün olduğunu hisseder, bunu hissetmeye başlamak bile Ruhu beslemeye başlar, evimizde meditasyon eşliğinde minik bir kapla yapılan tuzlu su vücutta bu etkiyi, hatta daha fazlasını yaratır.

Ben bu tuzlu suya biberiye yağı ve bir kaç damla da sirke damlatıyorum. Siz de sevdiğiniz yağları ekleyerek kokunun rahatlama üzerindeki etkisinden yararlanabilirsiniz.

Sufi Nefesi / Metin Hara YOL

Sahip olduğun bilgiyi kullanmadığın sürece,
ona sahip olmak seni ayrıcalıklı kılmayacaktır.

Kendini iyi ve rahat hissettiğin pozisyonda, dilediğin yerde sufi nefesi yapabilirsin. (Şezlongda ya da yatakta uzanarak, koltukta dik oturarak vb.)
• Günün herhangi bir saatinde kendine ayırdığın on dakikalık zaman dilimi içinde sufi nefesi çalışabilirsin. (Koşarken, araç kullanırken ya da uykusuzlukla baş edemeyecek kadar yorgun halde yatağa yattığında yapmamalısın.)
• Nefes alıp verirken, sakin ve dingin olmaya özen göstermeli ve bu alışveriş sırasında burnundan sert soluk sesleri çıkarmamalısın.
• Gözlerin açık olduğunda beynin saniyede ortalama milyarlarca bit veri almaya devam edeceğinden, gözlerini kapatarak nefes çalışman çok daha uygun olacaktır. (Tekniğin ilerledikçe, gözlerinin açık ya da kapalı olması önemini yitirecektir.)
• Nefes alırken dört, verirken sekiz sayılarını tutturmaya çalışıp hesap yapma. Önemli olan ağır nefes alıp daha ağır bir tempoda onu geri vermendir.
• Bu egzersizi günde 10 dakika yapman çok önemli, çünkü beyin ilk 5 dakikanın ardından nefese reaksiyon vermeye başlayacağından, 10 dakikalık nefes çalışmasının bölünmesine, izin vermemelisin.
kapatarak nefes çalışman çok daha uygun olacaktır. (Tekniğin ilerledikçe, gözlerinin açık ya da kapalı olması önemini yitirecektir.)
• Nefes alırken dört, verirken sekiz sayılarını tutturmaya çalışıp hesap yapma. Önemli olan ağır nefes alıp daha ağır bir tempoda onu geri vermendir.
• Bu egzersizi günde 10 dakika yapman çok önemli, çünkü beyin ilk 5 dakikanın ardından nefese reaksiyon vermeye başlayacağından,
açılan kapın olarak bütünüyle hayatına al.
Şunu lütfen unutma:
Meditasyon bir yapma değil, olma halidir.
Tekniğin gayet kolay ve herkes tarafından uygulanabilir olduğunu biliyorum. Bu aşamada artık önemli olan nefesi yapıp yapamayacağın değildir. Kalbin atmaya devam ettiği sürece sufi nefesi yapmak için gayet uygunsundur. Artık asıl önemli olan detay günde 10 dakikanı bu nefesi uygulamak için ayırıp ayırmayacağındır.
Öne süreceğin hiçbir mazeret kabulüm değildir. Birlikte çıktığımız bu aşk yolculuğunun inanç meselesi değil, emek işi olduğunu sana bir kez daha hatırlatmak ve ancak emeğin kadar sonuç alabileceğini, çaban kadar mucizeler yaratabileceğini söylemek isterim.


http://www.youtube.com/watch?v=jVDI12O71OQ

Sevgi



Sevgi, iki kişinin oynayabileceği ve aynı zamanda kazanabileceği bir oyundur.
Eva Gabon
Akıllı Bebekler Akademisi Kitabından 

Kök Çakra

Akan su asla kir tutmaz.
Bir Çin Atasözü
Tepe çakranın açık ve görevini yapıyor olması her ne kadar önemliyse, aşağıdaki çakraların tıkalı olmaması da bir o kadar gereklidir. Bu yüzden, yüksek enerjili olmak yerine akışkan olabilmek çok daha elzemdir.

Enerji, bedenden sürekli gelip geçer ve kendini yeniler. Dolayısıyla yenilenen hiçbir şey de kirli kalmaz.

Kök çakranın iyi çalışması, yani akışkanlığın sorunsuz olması, enerji geçişlerinin sürekliliğini, tazeliğini, temizlenmeyi ve yenilenmeyi sağlar.

Bir şeye kızıp öfkelenen kişiler, kısa sürede konuyu kapatıp, tartışmadan önceki keyifli ve eğlenceli haline hemen geri dönebiliyorlarsa ve biraz önceki stresin artçı sarsıntılarını bedenlerinde devam ettirmiyorlarsa, bu o kişilerin akışkanlığının bir işareti sayılabilir.

Fakat üç yaşında boğulma tehlikesi geçirip de 50’li yaşlarında hâlâ sudan korkan insanlar içinse aynı akışkanlıktan bahsetmek mümkün değildir.

Henüz bir saniye önce aldığın nefes dahi içinde kalmayıp yerini bir yeni soluğa bırakıp vücudundan çıkarken, yaşanan bir travmayı ömür boyu bu bedende tutmanın hiçbir mantıklı izahı yoktur!

Kök çakra topraklanmayı sağlayan bir enerji merkezidir. İnsanlar toprağa basarak ve topraktan çıkan besinle beslenerek aslında son derece sağlıklı bir dünyada yaşamak üzere dizayn edilmiş canlılardır. Tarih içinde gelişen medeniyetler ve teknolojiyle birlikte, topraktan giderek uzaklaşan insanın, sağlıklı yaşam şartları sekteye uğramıştır.

Günümüzde, modern insanın kök çakrayla ilgili çok sıkıntı yaşamasının nedeni de topraktan fazla uzaklaşmış olmasıdır.

Toprakla olan ilişkisini çok zaman önce yitiren modern çağ insanının, bugün topraklanmaya her zamankinden
çok daha fazla ihtiyacı var.

Metin Hara YOL

Umay Ana


Geleneksel Türk Dini’ndeki ‘Ana / Dişil Ruhlar’dan Umay,
çocukları,lohusa kadınları ve hayvan yavrularını koruyan bir ruhtur
Diğer adı ile Ayızıt, güzelliğin sembolüdür.
Bu anlamda Sümer ve Yunan mitlerindeki İştar ve Afrodit’e (Venüs) benzemektedir.
Simgesi, Kuğu kuşudur.
Ayızıt’ı simgeleyen bu kuş, kutsal sayılmakta ve onlara dokunulmamaktadır
Umay-Ayızıt gökteki süt gölünden su ve süt getirerek
çocuğun boğazına ruh ve can olarak bir damla dökmekte ve ona
hayat sağlamaktadır.
Ayrıca hamile kadınların doğum ağrılarını hafifletebilme
ve doğumdan sonra üç gün boyunca
başında bekleme gibi meziyetlere de sahip olan Umay,
görünüş olarak bazen beyaz saçlı, beyaz kıyafetli bir insan,
bazen de kuş şeklinde tasvir edilmiştir.
Altay Türkleri ise onu göklerden inen gümüş saçlı,
güzel yüzlü bir kadın olarak düşünmüşlerdir.
Arkeologların Altaylarda buldukları seramik ürünler üzerindeki resimlerde de Umay Ana üç boynuzlu olarak betimlenmiştir.

Hülya Tokdemir REİS

salata buketi





Problem olarak gördüğün şey,
aslında göremediğin bir çözümdür.
Sana bir sır vereyim mi?
Evrende çözümsüz sorun yoktur!
Hani Mevlana der ya:
“Yeryüzünde her dert;
çare olanaklarıyla birlikte doğar!”

Metin Hara YOL

Ebeveynlik Üzerine / Metin Hara YOL

Ebeveynlerin de genel olarak çocuklarıyla ilgili kurduğu ilişkiler korku ilişkileridir. Örneğin; çocuğun caddede araç yoluna doğru koşmaya başladığında ve sen bunu fark edip onu yakalayarak kaptığın gibi kaldırıma geri çektiğinde, tam bir sevgi ilişkisi içindesindir. Burada gerçek bir tehlike ve gerçek bir kurtarma tepkisi söz konusudur.
Verdiğim bu örneğe karşılık; eğer olmayan sanrı senaryolar üreterek, yaşanmamış bir olaya tepki veriyorsan işte o noktada da şizofrenidesin demektir. “Çocuğum gece dışarı çıktığında ya ona saldırıp tecavüz ederlerse, ya döverlerse, ya soyulursa, ya bir kazaya kurban giderse, ya sarhoş olup köprüden düşerse” kaygıları, “sevgi”den dolayı değildir.
Yaşanmamış, gerçek olmayan bir sanrıdan dolayı reaksiyon üretmek, çocuğun özgürlük alanlarını daraltmak, ona farkındalık yerine korku yüklemek ve güvensizlik aşılamak çocuğa zarar vermektir.

Ki Topu Egzersizleri / Metin Hara YOL

Kırmızı “Ki” topu kullanımı (iki bacak arası): Egzersize, niyet ve renk oluşturarak hemen başlayabilirsin! Önce elinde kırmızı bir “Ki” topu tuttuğunu hayal et ve ona “Kök çakramı dengele... Beni toprakla” dedikten sonra topu iki bacağının arasına yerleştir.

Turuncu “Ki” topu kullanımı (göbek deliğinin iki parmak altı): Ellerinin içinde portakal gibi turuncu bir “Ki” topu hayal et ve ondan yaratıcılığını artırmasını, cinsel çakranı dengeleyerek şifalandırmasını iste. Artık turuncu “Ki” topunu göbek deliğinin iki parmak altındaki cinsel çakra bölgene bırakabilirsin.


Sarı “Ki” topu kullanımı (göbek deliğinin beş parmak yukarısı): Bu kez avuçlarında sapsarı bir “Ki” topu düşün ve onu mide çakrana yerleştirerek, yaşadıklarını ve yediklerini hazmetme becerini güçlendirmesini iste. Bu bölgede “Depresyonumu, panik atak ve mide problemimi şifalandır” da diyebilirsin.

Yeşil “Ki” topu kullanımı (kalbin hizasında tam ortada iman tahtasının üzerinde):
• Elinde yeşil bir “Ki” topu tuttuğunu hayal edip ona kalp çakranı şifalandırmasını ve dengelemesini söyledikten sonra topunu, göğüskafesinin tam ortasına yerleştir.

• Yeşil “Ki” topu yapıp onu da bedeninde rahatsızlık ya da hassasiyet duyduğun bir bölgene, orayı şifalandırması için koy.
• Yeşil “Ki” topunu büyüterek bütün bedenini sardığını hayal et. Yeşil bir yumurtanın içerisindeymiş gibi kendini yeşil “Ki” topunun ortasında hissedip şifalanmayı iste. Seni sarmalayan bu topa, henüz ortaya çıkmamış hastalıklarını şifalandırmasını söyle.
• Yeşil “Ki” topu daha yap ve bunu da sevdiğin kişilere ya da onların hastalıklarının üzerine, şifalanmalarını isteyerek at. Sevdiğin insanları düşünmen ya da onları zihninde canlandırman, yeşil söyledikten sonra topunu, göğüskafesinin tam ortasına yerleştir.

• Yeşil “Ki” topu yapıp onu da bedeninde rahatsızlık ya da hassasiyet duyduğun bir bölgene, orayı şifalandırması için koy.
• Yeşil “Ki” topunu büyüterek bütün bedenini sardığını hayal et. Yeşil bir yumurtanın içerisindeymiş gibi kendini yeşil “Ki” topunun ortasında hissedip şifalanmayı iste. Seni sarmalayan bu topa, henüz ortaya çıkmamış hastalıklarını şifalandırmasını söyle.
• Yeşil “Ki” topu daha yap ve bunu da sevdiğin kişilere ya da onların hastalıklarının üzerine, şifalanmalarını isteyerek at. Sevdiğin insanları düşünmen ya da onları zihninde canlandırman, yeşil elektronik alet, gitmeyi istediğin konserin bileti, park yeri bulmak gibi ufak tefek blokajları çözmesi için kullanabilirsin.


Mavi “Ki” topu kullanımı (boğaz bölgesi): Ellerinin içinde hayal ettiğin mavi “Ki” topunu boğaz çakrana yerleştirerek, ifade yeteneğinin güçlenmesini iste.

Mor “Ki” topu kullanımı (alında, iki kaşın ortası): Mor bir “Ki” topu yaparak, ondan farkındalığını artırmasını isteyerek yavaşça alın çakranın üzerine koy.

Beyaz “Ki” topu kullanımı (tepe bölgesi): Beyaz bir “Ki” topu yaparak, varoluşla bağlantı noktası olan ve bebeklerde bıngıldak diye bildiğimiz bölgeye onu yerleştirip, yaratıcı güçle bağlantını sağlamasını iste.

Çakraların İslamiyette yeri

Bütün kutsal metinlerde yedi kattan bahsedilir. 
Bunlar İslamiyet’te “nefis mertebeleri”, başka birçok öğretide “anlayış kapıları”, Uzakdoğu öğretilerinde de “çakralar” olarak karşımıza çıkar...
“Hakikat yedi perdenin ardında gizlemiştir.”
1. Kapı (Kırmızı): Etrafında gördüğün dünyevi zevklerdir.
2. Kapı (Turuncu): İkinin bir olması bedensel sınırların erimesidir.
3. Kapı (Sarı): Varoluşun diğer suretlerini tanımak ve selamlamaktır.
4. Kapı (Yeşil): Aşk olmaktır.
5. Kapı (Mavi): Aşkı ifade etmektir.
6. Kapı (Mor): Beş duyu ötesine tanıklık etmektir.
7. Kapı (Beyaz): Varoluşla bağlanmak “bir” olmaktır.
Bugüne kadar “cehennem” hep nasıl anlatılmıştı sana hatırlıyor musun?
Kor alevlerden oluşan acı dolu bir âlem...
Alevin rengi nedir?
Kırmızı...
Yani dünyevi bağlantıyı kuran ve birinci enerji merkezi olan kök çakranın rengi. Bu anlayış seviyesinde olan kişi dünyevi bir hapishanede yaşar. Kendini geliştirdikçe, aşk onu istila ettikçe yedi perdeyi sırayla aralamaya ve hakikati daha net görmeye başlar. Perdeler aralandıkça ruhun üzerindeki karanlık çekilmeye başlar.
“Cehennem yedi kat aşağıda, cennet yedi kat yukarıdadır.”
Peki cennet nasıl anlatılmıştı bugüne kadar sana?
Nur içinde, sonsuz mutluluğun olduğu âlem...
O halde birlikte düşünmeye devam edelim:
Işığın rengi neydi?
Beyaz...
Yani aydınlanmanın merkezi olan yedinci çakranın rengi. Bu anlayış seviyesinde olan kişi sonsuz olanla “bir” olmuştur. Son perde açıldığında hakikat kendini bütün ihtişamıyla gösterir. Tamamıyla ışıkla dolmuş, her canlıya, yaşamın her parçasına gereken hoşgörü ve sevgiyle bakmayı idrak etmiştir. Aydınlanmış üstat vahdet-i vücut halini hissetmeye başlamıştır.

Sana bir sır vereyim mi?
Cehennem ile cennet arasındaki mesafe,
bir insan kalbi kadardır.

Metin Hara YOL