26 Şubat 2014 Çarşamba

Maymunlar Cehenneminden Kaçış


Yataktan fırlayarak uyanırsın, giyinir makyajını ve saçını yaparsın, yola çıkarsın, trafik çekersin, metroda otururken bacaklarını 180 derece açabilen adamları çekersin, korna sesi, siren sesi, arap sesi, akbil yükleme makinalarının sesi, inşaat sesi, bu şehirden sıkıldım artık sesi... Hepsi üstüne üstüne gelir...


Bütün ay sabah 9dan akşam bilmem kaça kadar çalışıp kazandığın para kiran, faturaların, yol parası ve yemeğini karşılıyorsa şanslısın. Zira devlet görünürde görevi olan sağlık, eğitim, ulaşım gibi hizmetleri vermez, ama vergiyi maaşından yatmadan CAAAART diye çeker. O vergilerle oğullarının kızlarının evine paradan kule dikerler. 30 milyon avro çarpı 10u düşün... 
Düşün, düşün daha çok düşünürsün. O parayı sittin sene biriktirmen imkansız. Çünkü bankacılık sistemi sen hiç bir zaman borçtan kurtulama diye kuruldu. 

Bir ara kariyer hedefi diyorlardı, şimdi maaşını alabildiğin işte çalışmak başarı sayılıyor. Peki yaptığın iş sana uygun mu? Hayatından mutlu musun?
Reklamlarda dedikleri gibi "Daha fazlasını iste"mek mutluluk getirmiyor mu?
Bu kadar çok tüketmek zorunda mıyız? 
Bu kadar çok üretmek? 

Reklam sektörü ve pazarlama bütçeleri olmasa cep telefonu faturası her ay sana girmeyecek aslında ve abur cubur diye cancanlı poşetlerdeki pislikleri yemek zorunda kalmayacaksın. Tıka basa döner lahmacun yiyip kalp krizi ve kanserden ölmek zorunda da.




Tatil bir hedef değil, yaşam tarzı olabilir mi? Hiç düşündün mü bunu?
Gerinerek kuş sesleriyle uyanmayı, yaprak sesi, toprak kokusu özlemedin mi? Gökyüzü mavisinde tatlı tatlı gezinen bulutları, onlarla oynayan kuşları seyretmeyi? İnsanlarla yarışmayı bırakıp konuşmayı ve gülmeyi özlemedin mi?
Dalından meyva koparıp yemeyi, ayaklarını toprağa sokmayı, toprağa tohum ekip yetiştirmeyi?

Sen de bu hayattan sıkılmadın mı, farklı bir normal yaratmanın zamanı hala gelmedi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder