10 Mart 2014 Pazartesi

Bitkilerin Gücü Adına


Uzun zaman aradan sonra yeniden insanların arasına geri döndüm. Bu inziva döneminden incelmiş, güzelleşmiş ve tamamen değişmiş şekilde çıktığımı söyledi uzun süredir görüşemediğim dostlarım. Sağ olsunlar :)

Sanırım her şeyden önce vegan olmam tüm dünyaya bakışımı değiştirdi. Daha acılı, daha kızgın, daha kıskanç, daha hırslı, daha en başarılı vıttırızıt olmaya çalışan Pınar'dan, daha mutlu, daha sakin, daha sevecen, daha paylaşımcı, daha olanı kabul eden ve daha iyi olan Özgür'e evrilme süreciydi bu. Bu süreçte bitkilerin dünyasında kayboldum. Aslında ne kadar güçlü olduklarını, ne kadar dirençli olduklarını, sessiz sakin ama derinden en derinden güçlü güçlü meyveler verdiklerini fark ettim. Ursula ablanın söylediği gibi Dünyaya Orman Denirdi.


Son günlerde gördüğüm en güzel şey mor domatesler. Bahçeye sistemli bir şekilde diktiğim arpacık soğanlarını, kıbrıs patatesleriyle yaptığım efsane salatada ve kahvaltıda yiyip mest olunca bahçede kendi yiyeceğini yetiştirmek benim için ayrı bir anlam kazandı. Lütfen siz de hiç yapmadıysanız bunu deneyin. Filiz vermiş bir kaç soğanı toprağa sokuverin. Kendi yetiştirdiğiniz, suladığınız sebzenin, otun tadı, lezzeti, kokusu gerçekten başka oluyor. İlk hedefimiz bereketli mart yağmurlarından bahçedeki evlatların bolca faydalanmasını sağlamak. Bahçede bütün saksılar yağmurla yıkanıyorlar, hatta yağmur sularını toplamak için kaplar da var ama bir sistem yapmak gerek sanki. 

Gelelim mor domateslere, domates zaten çok faydalı, lezzetli ve iyi ki var, mor domateslerde bir de yabanmersini, böğürtlen ve kızılcıkta da bulunan antisiyaninlerden var. Antisiyaninler kalp ve damar sağlığı için faydalı olan antioksidanları içeriyor. Böylece de cildiniz, saçlarınız, tırnaklarınız kısaca siz genç ve sağlıklı görünüyorsunuz. Tohum araştırmaya başladım sizi de haberdar edeceğim.




Annete Larkins'e saygılarımla :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder