Aslına bakarsan daha çok yeni, sonbahar başından beri yerleşik Vegan hayata
geçtim. Vejeteryan olmanın ferahlığı, rahatlığı, "Ben et yiyemiyorum"
şeklindeki basit açıklamalarla hayatım güllük gülistanlıktı. Ancak ne zaman süt
ve yumurtanın da o kadar masum olmadığını fark ettim ve "ben Vegan oldum arkadaş" dedim, her adımımda ardımda bir nefes var sanki.
Ballı çay mı dedin? Ne?? Bal yiyerek nasıl vegan olduğunu
sanıyorsun sen???
Neee Eti Form mu yiyorsun? Aman Tanrım!!!
PANİİİİİİİİİİİİİİİİİİİKKKKKKKKKKKKKKKKKKK
Sanırım burada olaya bakış açımı belirtmem şart oldu. (Ne demiş
ünlü Hint atasözü, bakılan şeyden çok bakış açısıdır önemli olan) Et
yemenin insanlar için aptallık ve yamyamlık olduğunu düşünüyorum. Süt ve süt
ürünlerinin, yumurtanın gereksiz ve zararlı bir sektör olduğundan da eminim. Diğer yandan gerçek bir dünyada yaşıyorum, tek sorunumun eti formun içinde yumurta tozu olmadığı bir dünya. Erkek arkadaşım eti çok sever mesela, yumurta ve sütü de. Ben yemediğim için evde et
yemez, ama evde yemez. Nergis annem bize börek yapacaksa peynir koymamaya dikkat
eder. Altan'a peynirli bana patatesli gönderir. Kadıncağız bana elleriyle ıspanaklı börek yapacak ve ben ne diyeceğim? "Pardon yumurta koydunuz mu? hmm o zaman ben yiyemem ama" Neden? Ne elde etmiş olacağım? Bir kişinin vegan olması ve bu ürünleri tamamen bırakması faydalıdır evet, ama insanları kırmadan veganlığın ne olduğunu tatlı tatlı anlatarak insanları etkilemek daha önemlidir. Yani evde tereyağ var, peynir de, yumurta da. Bu mesela çoğu veganın kabul etmeyeceği bir şeymiş, et yiyenlerle öpüşemezlermiş. Ben sevgilime aşığım, her türlü öperim arkadaş!
Son bir aydır iş bakıyorum ve bunu söylenmek için anlatmıyorum ama bir çok zorlukla karşılaştığım bir dönem. Elektrik ve doğalgaz idaresinden, yıllar önce bir dersine gidip devam etmediğim dersaneden gelen celp kağıtlarıyla uğraşırken bir yandan da işsiz psikolojisine girmeyip kafamı Vegan tutmak için bu bloga başlamıştım. Blogda bir tarifte ağız alışkanlığıyla "tereyağ" yazmışım. İş bulma dönemi gerginliği, elektrik idaresinin ve igdaşın haksız işlemleri ve dersane yasasının dersanelerin ellerinde kalan senetleri avukatlara vermesiyle son bulması hakkında düşünürken Facebooktaki Vegan Sayfalarında tanıtılan blog bombardıman gibi mesaj almaya başladı. Vegan polisleri iş başındaydı. Vegan hayatın zaten böyle bir dünyada yeterince zor olduğunun
farkındayım. Bir de Vegan Polislerinin teftiş eden, onaylayan ya da yargılayan
tavırlarına ihtiyaç var mı?
Ben yediklerime kendi isteğimle sınırlama getirirken, bu dikkatin
tamamen kendi özgür irademden kaynaklanmasını tercih ederim.
Fark ettim ki
insanlar veganlara bu nedenle bu kadar tepkililer. Çünkü kimse, Kel Mahmut
tadında (Münir Özkulu severim ama Kel Mahmutu hep fazla histerik bulmuşumdur)
her göz göze gelişte sorgulama, yargılama, ya da ceza istemez.
Hani sofrada tam salataya uzanırken annen, "salatadan da ye yavrum"
deyince yiyeceğin varsa da yemezsin ya... Anladın bence o yüzden
uzatmıyorum.
Eğer başlıktaki Vegan sözünden bu hakkı kendinde görüyorsan, sayfa "Vegan" yani kimseyi incitmeyen, seven ve empati yapan fikirlerin sayfasıdır. Yemek yapıp gülerken arada insanlara neden dünyadaki ete dayalı sisteme karşıyıza dair fikir verebilir belkinin peşindedir. Kimsenin polisliğine, onayına ihtiyaç duymamaktadır.
Belirteyim istedim.