31 Ocak 2014 Cuma

4 Starters; 30 Günlük Vegan Diyeti



Her diyeti denediyseniz ama sonuç alamadıysanız size garantili bir diyet öneriyorum. 30 gün boyunca meyve, sebze, bakliyat ve kuruyemişlerle bir Vegan diyeti hem detoks etkisi yapar, sizi canlandırır hem de incelmenizi sağlar. Vegan diyetinde süt, yumurta, peynir ve et ürünleri yok. İstediğiniz kadar su içebilirsiniz, ancak kola ve gazoz yok. Sporla da desteklerseniz sonuç almamanız imkansız.

30 günlük diyet listesi linkte,

http://veganeasy.org/30-Day-Menu



30 Ocak 2014 Perşembe

İç ısıtan seyler


Bana yatmadan güzel bir şey söyle diyorum. Kapı kitli mi? diyor :) Gel de sevme...

29 Ocak 2014 Çarşamba

Sporsuz müzik olur, müziksiz spor asla

Squad yetersiz kalmaya başladı ben de ek hareketler denemeye başladım. 
Bugün yarın sizlerle de paylaşacağım. 
Yakın zamanda bir de Ying Yang yoga yazısı geliyor, bayılacaksınız, hem kolay hem de etkili bir yöntem. Bugünlük bu kadar yeter diyor ve spora geçmeden, kaset çalarımıza kasedi takıp seksenler tarzında dans ederek uzaklaşıyoruz.



 

Dikkat Polis Çıkabilir!

Aslına bakarsan daha çok yeni, sonbahar başından beri yerleşik Vegan hayata geçtim. Vejeteryan olmanın ferahlığı, rahatlığı, "Ben et yiyemiyorum" şeklindeki basit açıklamalarla hayatım güllük gülistanlıktı. Ancak ne zaman süt ve yumurtanın da o kadar masum olmadığını fark ettim ve "ben Vegan oldum arkadaş" dedim, her adımımda ardımda bir nefes var sanki. 
Ballı çay mı dedin? Ne?? Bal yiyerek nasıl vegan olduğunu sanıyorsun sen???
Neee Eti Form mu yiyorsun? Aman Tanrım!!! PANİİİİİİİİİİİİİİİİİİİKKKKKKKKKKKKKKKKKKK

Sanırım burada olaya bakış açımı belirtmem şart oldu. (Ne demiş ünlü Hint atasözü, bakılan şeyden çok bakış açısıdır önemli olan) Et yemenin insanlar için aptallık ve yamyamlık olduğunu düşünüyorum. Süt ve süt ürünlerinin, yumurtanın gereksiz ve zararlı bir sektör olduğundan da eminim. Diğer yandan gerçek bir dünyada yaşıyorum, tek sorunumun eti formun içinde yumurta tozu olmadığı bir dünya. Erkek arkadaşım eti çok sever mesela, yumurta ve sütü de. Ben yemediğim için evde et yemez, ama evde yemez. Nergis annem bize börek yapacaksa peynir koymamaya dikkat eder. Altan'a peynirli bana patatesli gönderir. Kadıncağız bana elleriyle ıspanaklı börek yapacak ve ben ne diyeceğim? "Pardon yumurta koydunuz mu? hmm o zaman ben yiyemem ama" Neden? Ne elde etmiş olacağım? Bir kişinin vegan olması ve bu ürünleri tamamen bırakması faydalıdır evet, ama insanları kırmadan veganlığın ne olduğunu tatlı tatlı anlatarak insanları etkilemek daha önemlidir. Yani evde tereyağ var, peynir de, yumurta da. Bu mesela çoğu veganın kabul etmeyeceği bir şeymiş, et yiyenlerle öpüşemezlermiş. Ben sevgilime aşığım, her türlü öperim arkadaş!

Son bir aydır iş bakıyorum ve bunu söylenmek için anlatmıyorum ama bir çok zorlukla karşılaştığım bir dönem. Elektrik ve doğalgaz idaresinden, yıllar önce bir dersine gidip devam etmediğim dersaneden gelen celp kağıtlarıyla uğraşırken bir yandan da işsiz psikolojisine girmeyip kafamı Vegan tutmak için bu bloga başlamıştım. Blogda bir tarifte ağız alışkanlığıyla "tereyağ" yazmışım. İş bulma dönemi gerginliği, elektrik idaresinin ve igdaşın haksız işlemleri ve dersane yasasının dersanelerin ellerinde kalan senetleri avukatlara vermesiyle son bulması hakkında düşünürken Facebooktaki Vegan Sayfalarında tanıtılan blog bombardıman gibi mesaj almaya başladı.  Vegan polisleri iş başındaydı. Vegan hayatın zaten böyle bir dünyada yeterince zor olduğunun farkındayım. Bir de Vegan Polislerinin teftiş eden, onaylayan ya da yargılayan tavırlarına ihtiyaç var mı? 


Ben yediklerime kendi isteğimle sınırlama getirirken, bu dikkatin tamamen kendi özgür irademden kaynaklanmasını tercih ederim. 
Fark ettim ki insanlar veganlara bu nedenle bu kadar tepkililer. Çünkü kimse, Kel Mahmut tadında (Münir Özkulu severim ama Kel Mahmutu hep fazla histerik bulmuşumdur) her göz göze gelişte sorgulama, yargılama, ya da ceza istemez.
Hani sofrada tam salataya uzanırken annen, "salatadan da ye yavrum" deyince yiyeceğin varsa da yemezsin ya...  Anladın bence o yüzden uzatmıyorum. 

Eğer başlıktaki Vegan sözünden bu hakkı kendinde görüyorsan, sayfa "Vegan" yani kimseyi incitmeyen, seven ve empati yapan fikirlerin sayfasıdır. Yemek yapıp gülerken arada insanlara neden dünyadaki ete dayalı sisteme karşıyıza dair fikir verebilir belkinin peşindedir. Kimsenin polisliğine, onayına ihtiyaç duymamaktadır.
Belirteyim istedim.

Sevgiyle,


28 Ocak 2014 Salı

Elmalı Tart


Evdeki elmalarla elmalı tart şöleni yaptık. Güveç kaplarının dibine tereyağı (Şimdi olay şu cheesecake altı tereyağ ve bisküvi ile yapılır. Ben de ağız alışkanlığı öyle yazmışım. Biz zeytinyağıyla yaptık ama böyle yazdığım için VEGAN POLİSLERİ pek üzülüp saldırdılar üstüme o yüzden bu açıklamayı yapmak istedim.) ile ezilmiş yulaflı bisküvi döşedim.Üstüne rendelenmiş ve tarçınla mis kokularla kavrulmuş elma, onun üstüne tarta benzesin diye şekere batırılmış milföy.

Biz beğendik, afiyet ola :)


Gaz Patlaması

İnsan dünya üzerinde yaşayan ve en saçma beslenen canlı türüdür. İnsan dışında başka hiçbir canlının 2 yaşından sonra süt içtiğini, hele de başka bir canlının sütünü içtiğini, buna bağımlı olduğunu göremezsiniz. Alınan hayvansal proteinin ilerleyen yaşlarda kemik erimesine neden olmasını ve süte alerjik insanları saymıyorum bile.

Et zaten başından beri yiyemediğim bir şeydi. Süt ve ürünleriyle yumurtayı da sevmezdim ama daha yenebilir ve daha masum! olduklarını düşündüğümden tüketmeye çalışırdım. Ancak tüm dünyada süt ve yumurta endüstrisinin durumunu görünce fikrimi hemen değiştirip tamamen vegan olmaya karar verdim.

Ben ki hayvanları sevdiğimi ve tanıdığımı iddia ederim. Sütün nasıl elde edildiğini hiç düşünmemiştim. Memelerinden sürekli süt akan süper inekler olduğunu düşünüyordum sanırım. Kadın olmama rağmen bu bağlantıyı kuramamıştım.







Süt elde etmek için ineklere sürekli olarak tecavüz edilerek suni dölleme yapılır. İnek doğurur doğurmaz yavrusu elinden alınır. Doğan yavru erkekse gereksizdir mezbahaya gönderilir. Dişiyse annesi gibi süt makinesi haline getirilip 6-7 sene daracık kafeslerde süt vererek vücudu bir artık/posa haline gelene kadar süt endüstrisine hizmet eden bir köle haline gelmek için ayrılır.  
Ama sonunda bütün inekler mezbahaya giderler. 
Hala hissederken kesilip biçilmek ve tabaklarımıza gelmek üzere... 
Ben vücuduma faydası olduğuna inandırıldığım ama aslında zararlı olan sütü içebileyim diye oluyor bunlar!
Sağ olun kalsın. Badem ya da Hindistan cevizi sütünün tadı inek sütünden kat be kat güzel. 


Gelelim günün konusuna, (Konuya gelene kadar canını alırım J Almanya'da Rasdorf'da 90 ineğin bulunduğu bir inek çiftliğinde biriken metan gazı patlamaya neden olmuş. Ahırda ağır hasar olurken ineciklerden biri de yaralanmış. 

Kurban bayramında kaçan boğaların tarafını tutup, dünyanın bir yanında kurban bayramından kaçmış ve hayatta kalmış boğaların, danaların ve düvelerin olduğuna inanan ben nedense bunun hayvanlar için Gezi olayları tadında bir başkaldırı olduğuna inanmak istiyorum. Hayvanlar ayaklanıyor olsalar kendi aralarında organize olup, osuruklarının gücünü keşfetmiş olsalar :) ben de kuru fasulyenin kilosunun 8 liraya dayanmasına aldırmayıp hemen onların saflarına katılırdım.

Gezi olayları demişken böyle de bitirelim.
İyi seyirler...

Cennetin Düşüşü Fragman

Neden Veganım? (Vol.2)


27 Ocak 2014 Pazartesi

Su Hayattır

İnsanların kendileri hakkında söyledikleri bazen beni hayretlere düşürüyor.  Çok tembel bir kadınım, aptalım çünkü, çok şanssızım, parasızım, yalnızlık benim kaderim, çirkinim... Böyle insanlara vaktim varsa hemen Doktor Emoto ve su deneyinden bahsediyorum. 

Japon Bilim adamı Masaru Emoto amca su molekülleri üzerinde çalışmış. Su moleküllerinin yazı, söz ve müziklerin farklılıklarında yapısal değişiklikler gösterdiğini bulmuş.
Bu ne demek?
(Görsel kullanmak bu deneyi anlatırken hep işime yaramıştır)


Senden moleküllerin nelere nasıl tepki verdiğini incelemeni rica ediyorum. Sonra derin, karnınızı şişiren bir burun nefesi alıp tüm vücudunda hissettikten sonra lütfen şunu hatırla. Sen deriyle çevrilmiş organlar ve kemiklerden oluşuyorsun ve %90'ın SU. Beynin % 80'i, kanın %85'i, kasların %80'i, kemiklerin %25'i ve vücudundaki hücrelerin %90'ı sudan oluşuyor. 
Yani bu deney der ki; kendine Salak, Şanssız, Parasız, Bahtsız demeye devam edersen emin olun değilsen bile olacaksın.

O zaman ne yapıyoruz? Sabahları yavaş yavaş, gerine gerine, gülümseye gülümseye kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra aynada gördüğümüz çıtıra bir kaç içten güzel şey söylüyor ve tabi su içiyoruz. 

Sana 1 sene öncesine kadar su içmeyen biri olarak tek bir önerim var, öncelikli olarak Bol Su İç. Bunu bir zamanlar suyu içecek olarak kabul etmeyen bir kola bağımlısı söylüyor. Kola, fanta, gazoz, ice tea, meyve suyu, bira, şarap, kahve, çay içen ama su içmeyen biri. Su içemiyorum diyorsan suyu tatlandırmanın da binbir yolu var.



Amerikada yaşamış Fransız bir hatunun beslenme hakkında bir kitabında ilginç bir kaç nokta yakalamıştım. Kadın Fransızların çok su içtiğini, gün içinde iş yerinde hepsinin masasında litrelik suları olduğunu söylüyordu. Amerika'da su içen birilerine çok sık rastlamamış. Toplantı sonlarında masalar kola ve kahve artıklarıyla dolu olurmuş. Bu alışkanlığın ağırlık ve vücut yapısında farklılıklar yaratıyor tabi. Bu teyzenin kitabından ileride tekrar bahsedeceğim, Fransız teyze derim sen hatırlarsın.

Konuyu toparlayacak olursak, şu Emoto deneyi ve kendimize söylediklerimiz hakkında lütfen biraz düşün.
Gün içinde ne kadar negatif tespit yapıyorsun?
Bu tespitlerin doğruluğuna gerçekten inanıyor musun?
Bu konuda ne yapman gerektiğini öğrenmek ister misin?

O zaman Kelimelerin Gücü adlı yazıyı beklemen gerek dostum ;)


26 Ocak 2014 Pazar

Mandalina Kabugu Reçeli


1kg mandalina kabuğu
1kg Şeker
2 sb mandalina suyu
1 sb limon suyu

Mandalinaya ve kokusuna bayılanlar için harika bir tarif. Mandalina kabukları ince dilimlenip şekerle beş dakika ovulur. Buzdolabında bir gece dinlendirilir. 
Ertesi gün mandalina suyu eklenerek yarım saat kaynatılır. Ocağı kapatmaya beş dakika kala limon suyu ekleyip altı kapandıktan sonra soğumaya bırakılır.
Reçel soğurken ekmek kızartmaya başlanır.

Nergis anneme nergis reçeli yapacaktım ama esmer şekerle reçel olmadığını acı bir şekilde öğrendim. Ben de işin kolayına kaçıp tek tek seçtiğim mandalinalardan mis gibi bir reçel yaptım. Reçel kaynanadan onay aldı kızlar, gönül rahatlığıyla yapabilirsiniz :)

Sakin


Sizi kedimiz Sakin'le tanıştırayım. 

Sakin'in anneannesi olan Hamur Harbiye'deki evimin ilk kedisiydi. Annem o zaman neden eve sokak kedisi aldığımı anlamamış, "Bari en azından cins bir şey alsaydın!" demişti. Ben de açıklamaya çalışmıştım, "Annecim bak sen Allaha inanırsın. Allah bütün canlıları cins cins yaratmış. Neden insanların genetiğiyle oynadığı zaten alıcısı olan hayvanları besleyeyim?" demiştim. Velhasıl bir şekilde iki nesil elimden geçti ve en sonunda tilkiyle rakun karışımı Sakin kaldı benimle. Adı gibi sakin bir kişilik kendisi, miyavlamasını öğrenemedi ama aldırmıyoruz. O kapı gıcırtısına benzer bir ses çıkarıyor biz de her seferinde çıkardığı sese gülüyoruz. (Bir evde kedi varsa o evde gülme garantisi vardır-Demişti Dersiniz Vol.1)

Evdeki tek kapı olan banyo kapısının kedi gibi miyavlaması mı, yoksa kedinin kapı gibi gıcırdaması mı daha ilginç bilmiyoruz ama en sevdiği oyunun aluminyum folyo topu olduğu kesin. Altan işten gelince ağzında topuyla hazır bekliyor, topu attırınca çıldırasıya bir oyuna başlıyor. Matrix'teki gibi duvarlarda yürüyor, havada taklalar atıyor her ne yapıyorsa yaptığımız işi bıraktırıp kendisini seyrettiriyor.


Kediler ilginç hayvanlar. Nereden geldiklerine dair bir çok hikaye var. En sevdiğim yaratılış boyutu olan 6. boyutta bulunan, dünyada kedi formunda, kendi gezegenlerinde kızıl saçlı uzun boylu canlılar olduklarına dair hikaye. 


( http://www.fotonkusagi.net/efsanevi-uygarliklar/anuya-gore-felineler-carianlar-ve-surungenler.html ) 


Bize daha gerçekçi bir şeylerden bahset derseniz, kedi mırıltısının kemikleri güçlendiren ve organları rahatlatan gücünün bir icada ilham vermesinden bahsedebilirim. Amerika'da kedi mırıltısını birebir kopyalayan bir yastık yapılmış.

Hiç bir yastık sabah ilk çıkardığınız seste onu sevmeniz için baş ucunuzda hazır beklemez değil mi?

Evde hayvan beslenmez, pis olur diyen hijyenik annemi İslam damarından vurmak için bir ara Hazreti Muhammedin kedilere sevgisini de araştırmıştım. 


Uhud seferine giderken ordunun önüne yavrularını emziren bir anne kedi çıkar. Hazreti Muhammed koca orduyu kedinin etrafından dolaştırır ve başına bir adam koyar, savaştan dönerken de adamdan kediyi alarak adını Müezza koyar. Müezza siyah beyaz bir Çarşı kedisidir :) Bir gün namaza gidecek olan peygamber etek ucuna yatan kedisini görünce onu rahatsız etmemek için eteğini keser. 

Bu konuyu araştırırken karşıma Ebu Hureyye çıktı. Ebu Hureyye kedileri çok seven, o dönem için deli gibi görülen bir adam. İnsanlar sürekli peygambere onu şikayet ediyorlar evinde kedi besliyor diye. Bir gün çarşıda karşılaşıyorlar, amca da yine bir yavru kedi bulmuş, peygamberi görünce de utanarak hırkasının cebine saklamış. Hazreti Muhammed  yavru kediyi sevip insanların önünde adamcağıza, 
"Ebu Hureyye, Utanma öğün, sen kedi babasısın" diyerek onore etmiş.  

Bu konuyu araştırınca bu kadar dindar annemin bana bu konulardan neden hiç bahsetmediğini düşündüm. Sonra günümüzde dinin sadece insanları korkutup istediğine ulaşmak için kullanıldığını hatırladım :) 

İnsan nasıl ilk önce tüm evrenin dünya etrafında döndüğünü sanıyorsa, şimdi de tüm evrenin kendi için, kendi etrafında döndüğünü sanıyor. Hep en önemli, hep en haklı olmak istiyor. Herkes ve her şey onun emrine amade olsun, her istediği yapılsın istiyor. (Bknz. EGO) İnsanlık olarak 20 yüzyıl sonunda geldiğimiz nokta şu; Daha Fazlasını İste!

Oysa bir canlıyı, (mesela bir kediyi) karşılıksız sevdiğinizde ve o sevgiye karşılık bulduğunuzda önemli olanın, aslında önemli olmak olmadığını anlıyorsunuz. 

Sakinden girdik konuya nerelere geldik. O zaman, sözün bittiği yeri güzel bir görselle kapatalım :)



25 Ocak 2014 Cumartesi

Spor Günlügü: Geri Dönüs


Yeniden başlamak gerçekten zordur spora. Bu yüzden yapabileceğiniz en iyi şey;
 "Ara vermemek" 

Bir aylık aradan sonra haftada 4 günle koşu bantlarına geri döndüm. Bu sefer yumurta haşlamalar, spordan çıkınca tavuk çevirme almalar olmayacaktı, alışkanlıklarımı oturtmam gerekiyordu. 

Vegan olduktan sonra önceden hiç yapmama rağmen kahvaltı en zorlandığım öğün oldu. Çünkü Türk kahvaltısı; sucuk, salam, sosis, yumurta, kaymak/tereyağı, bal, her çeşit peynirden ve zeytinden oluşuyor. Alışkanlıklar zor değişirler. Kahvaltıda meyve fikri ilk başta çok itici geldi kabul etmeliyim. Ama şimdi çilek, muz, elma, mandalina... Sabahları hangi meyveyi bulursam götürüyorum ve kesinlikle daha çabuk uyanıyorum. (İş arkadaşlarıma sorun size eskiden öğlene doğru nasıl uyandığımı anlatsınlar.) 

Patatesli ya da ıspanaklı bir hamur işi veya yulaflı bir şeylerle meyveyi desteklersem ara öğüne ihtiyaç bile kalmıyor. 



Altan'ın kahvaltıyı sevmesi ve düzenli bir adam olmasının faydasını görüyorum. Onunla birlikte ben de kahvaltıya başladım. Evdeki fazlalıkları salladım. Buzdolabımı temizledim, mutfak dolaplarımı elden geçirdim. Meyve, sebze, tahıllar, kuru yemişler ve mis gibi ekmeklerle dolular şimdi. Bir de fıstık ezmesi mevzu var ama onu ayrı bir yazıya bırakıyorum.

Spor yaptığım günler de artık çıkışta koştur koştur eve geldiğimde nohut pilav veya mercimek çorbasına saldırıyorum masum tavuklar yerine. 

Spora gitmesem de kolları çalıştırmanın ve squata devam etmenin faydasını her geçen gün görüyorum. 
Tanrı olsam kadınlara squatı emrederdim :)

Bir gün kolları, bir gün bacakları, bir gün karnı bir gün de sırtı ve omzu çalıştırarak başladık. Bakalım sikspek yapabilecek, onu geçtim yüzyıllardır gitmeyen göbeğe veda edebilecek miyiz?


Yıkılmadım ama ayakta da duramıyorum :)

Meyve Hamburgeri



Neşeli mi neşeli, yumuşak mı yumuşak, tatlı mı tatlı bir ara öğünle ve gayet şık bir ikramla 
devam ediyoruz sevgili dostlar. 

Eti Yulaflı hayat kurtarıcı ve sağlıklı en sevdiğim bisküvi, bir mucize adeta. Ezip pasta altlığı 
yapıyordum şimdi de meyve hamburgerinin ekmeği oldular. 

Basit bir şey, benim çokomel sürdüğüme bakmayın sadece fıstık ezmesi ve az reçelle gayet 
güzel oluyor. 

İçine koyacağınız meyvelerde şekerin en güzeli var zaten <3

Afiyetler olsun...

Sebze Sote



Yeni bulduğum karnabahar tarifinden aldığım ilhamla*,  kanepe uyuşukluğunu bırakıp kalktım, buzdolabındaki malzeme listesi çıkardım ve eldekileri temizlemeye karar verince sonuç bu oldu. 
Çok da güzel oldu çok da iyi oldu tamam mı? 
Dünya tarihinde Aşure hikayesi gibi elde kalmış malzemelerle yapılan tüm yemekler başarılı olmuştur :)

Haşlanmış nohut kullanmayı düşünüyordum, ama yeşil mercimek de çok yakıştı. Bir daha yaptığımda taze fıstık da ekleyeceğim.
Keten tohumu ve kekiği ilk başta patates ve havucu sotelerken ekleyin. Orta ateşte sebzeleri de çok öldürmeden pişirirseniz faydayı da maksimize etmiş olursunuz. (Bankacı ağzı yaptırmayın bana:)

Bu sotenin bir de makarnalı versiyonu var ki kendisine de saygımız sonsuzdur.




Afiyet bal şeker olsun efem...

(Ekmek seçiminden dolayı onur ödülü de sevgiliye gitsin )


Gary Yourofsky'nin izlenmesi gereken konuşması




İsrailli Hayvan Hakları Aktivisti Gary Yourofsky Vegan aleminde görebileceğiniz en tatlı sert adamdır. (Şahan'ın Dünyanın en hızlı laf sokan adamı tiplemesi gibidir hatta.) Bu konuşmayı sonuna kadar önyagısız dinleyip Vegan olmayacak insan tanımıyorum. Fazla sarkastik ve sert olmakla suçlansa da kendisi der ki; "Doğruları insanlara anlatmak için yumuşatmaya çalışmayın, insanlar dizlerinizin üstüne çöküp onlara yalvarsanız bile dinlemek istemezlerse sizi dinlemezler. Siz sadece dürüst olun ve doğruları söyleyin. Anlamak isterlerse anlayacaklardır."

İyi seyirler...

Neden Veganım? (Vol.1)