27 Ocak 2014 Pazartesi

Su Hayattır

İnsanların kendileri hakkında söyledikleri bazen beni hayretlere düşürüyor.  Çok tembel bir kadınım, aptalım çünkü, çok şanssızım, parasızım, yalnızlık benim kaderim, çirkinim... Böyle insanlara vaktim varsa hemen Doktor Emoto ve su deneyinden bahsediyorum. 

Japon Bilim adamı Masaru Emoto amca su molekülleri üzerinde çalışmış. Su moleküllerinin yazı, söz ve müziklerin farklılıklarında yapısal değişiklikler gösterdiğini bulmuş.
Bu ne demek?
(Görsel kullanmak bu deneyi anlatırken hep işime yaramıştır)


Senden moleküllerin nelere nasıl tepki verdiğini incelemeni rica ediyorum. Sonra derin, karnınızı şişiren bir burun nefesi alıp tüm vücudunda hissettikten sonra lütfen şunu hatırla. Sen deriyle çevrilmiş organlar ve kemiklerden oluşuyorsun ve %90'ın SU. Beynin % 80'i, kanın %85'i, kasların %80'i, kemiklerin %25'i ve vücudundaki hücrelerin %90'ı sudan oluşuyor. 
Yani bu deney der ki; kendine Salak, Şanssız, Parasız, Bahtsız demeye devam edersen emin olun değilsen bile olacaksın.

O zaman ne yapıyoruz? Sabahları yavaş yavaş, gerine gerine, gülümseye gülümseye kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra aynada gördüğümüz çıtıra bir kaç içten güzel şey söylüyor ve tabi su içiyoruz. 

Sana 1 sene öncesine kadar su içmeyen biri olarak tek bir önerim var, öncelikli olarak Bol Su İç. Bunu bir zamanlar suyu içecek olarak kabul etmeyen bir kola bağımlısı söylüyor. Kola, fanta, gazoz, ice tea, meyve suyu, bira, şarap, kahve, çay içen ama su içmeyen biri. Su içemiyorum diyorsan suyu tatlandırmanın da binbir yolu var.



Amerikada yaşamış Fransız bir hatunun beslenme hakkında bir kitabında ilginç bir kaç nokta yakalamıştım. Kadın Fransızların çok su içtiğini, gün içinde iş yerinde hepsinin masasında litrelik suları olduğunu söylüyordu. Amerika'da su içen birilerine çok sık rastlamamış. Toplantı sonlarında masalar kola ve kahve artıklarıyla dolu olurmuş. Bu alışkanlığın ağırlık ve vücut yapısında farklılıklar yaratıyor tabi. Bu teyzenin kitabından ileride tekrar bahsedeceğim, Fransız teyze derim sen hatırlarsın.

Konuyu toparlayacak olursak, şu Emoto deneyi ve kendimize söylediklerimiz hakkında lütfen biraz düşün.
Gün içinde ne kadar negatif tespit yapıyorsun?
Bu tespitlerin doğruluğuna gerçekten inanıyor musun?
Bu konuda ne yapman gerektiğini öğrenmek ister misin?

O zaman Kelimelerin Gücü adlı yazıyı beklemen gerek dostum ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder